Genel

Cinsel İstismara Uğramış Bireylerde Kendini Damgalama

  Psikiyatrik tanı almayan cinsel tacize uğramış bireylerde kendini damgalama davranışının tanı alanlardan farksızdır. Ayrıca, var olan psikopatoloji durumlarında kendini damgalama daha da artmaktadır. Psikiyatri çalışanlarının bir sorumluluğu da tacize uğramış bireylerde psikopatolojik tanıya bağımlı kalmaksızın terapotik/rehabilitatif yaklaşımlar geliştirmektir.

   Sarkıntılık, tecavüz ve devam eden cinsel istismar gibi cinsel travma çok da seyrek değildir. Lise çağındaki kadınların araştırıldığı bir çalışmaya yanıt veren kadınların %20’si zor kullanılarak cinsel birleşme yaşadığını belirtmiştir. Yeni Zellanda’da üniversite öğrencilerinde yapılan bir çalışmada ise kadınların %51’i cinsel taciz öyküleri olduğunu ve %25’i tecavüz deneyimi ya da tecavüz girişimine uğradıklarını bildirmiştir. Cinsel taciz olumsuz duygulanımsal, fiziksel ve davranışsal sonuçlarla yakından ilişkili ve cinsel travma mağdurlarında ruhsal ve fiziksel hastalıklar mağdur olmayanlara göre daha fazla görülmektedir.

   Damgalama bireysel farklılıkların kategorize edildiği, steryotipik biçimde ve bilişsel olarak “biz” ve “onlar” diye ayrıma yol açan durum olarak tanımlanmaktadır (4). Bu durum statü kaybına ve yaşamın olanaklarına ulaşmayı azaltacak biçimde ayrımcılığa uğramaya, tedaviye başvurmaya veya rehabilitasyon programlarına katılmayı engellemeye yol açabilmektedir. İçselleştirilmiş damgalanma, toplum tarafından ruhsal hastalıklar hakkında oluşturulmuş olan inançların kişi tarafından ne dereceye kadar içselleştirildiğini yansıtan bir kavramdır ve bu kavram ruhsal hastalık tanısı, depresif duygudurum, düşük yaşam kalitesi, olumsuz benlik saygısı ile yakından ilişkili bulunmuştur. Toplumdaki damgalama davranışlarının ya da içselleştirilmiş damgalanmanın hangisinin birey üzerinde daha etkili olduğu tartışmalı olmakla birlikte, içselleştirilmiş damgalanma üzerinde daha kolay çalışılabilir ve daha kolay ulaşılabilir bir hedef olarak değerlendirilmektedir.

 Kendi kendini damgalama kişideki ruhsal hastalığın toplum tarafından damgalanmasının kişinin içselleştirme sürecidir. İçselleştirilmiş damgalanma kişinin kendisine olumsuz steryotipik davranışlarıyla değersizleştirmesi, utanç duyması, açıklayamayacağı bir sırra sahip olması ve içe çekilmesiyle sonuçlanan bir durumdur. Tangney birçok insanın olumsuz yaşam durumlarında utanma ve suçluluk hisleri yaşayabildiğini öne sürmüştür. Bununla birlikte, bazı insanların olumsuz yaşam olaylarına karşı suçluluk hissederken, başkalarının benzer durumlarda utanma yaşadıklarını ve bu duyguların da uyumla ilişkili olduğunu vurgulamıştır. Bu iki duygu ruhsal hastalıklar ve kendini damgalama arasındaki ilişkiyi etkileyebileceği düşünülmektedir. Ciddi ruhsal hastalığı olanlarda hem utanma hem de suçluluk duygulanımları sıkça bildirilmiştir.

   Damgalanma çalışmalarına bakıldığında bizim çalışmamızı destekler biçimde utanma duygusu ile düşük damgalanmayı red edebilme potansiyeli arasında ilişki olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, ruhsal bir kategoriden bağımsız olarak taciz sonrası kişilerin damgalanmaya karşı koyamadıkları anlaşılmalıdır. Damgalama tedavinin hedeflerini bozucu bir süreçtir, bizim çalışmamızda olduğu gibi psikiyatrik tanı olsun ya da olmasın tacize uğrayan bireylerde içselleştirilmiş damgalanma sürmektedir. Bu nedenle hem içselleştirilmiş damgalanmayı hem de hastalık belirtilerini azaltmak olasılıkla daha etkili ve daha kalıcıdır.

  Bilimsel yazında, içselleştirilmiş damgalanma yaşayan bireylerde umut ve benlik saygısı azalmakta ve depresyona, sosyal kaçınma ve kötü baş etme stratejileri ile sonuçlanmaktadır. Eşik altı depresif belirtiler ve düşük benlik saygısı yaşamlarındaki amaçlarına ulaşamayan ve sonuçta kötü yaşam kalitesi olan bireylerde sıkça rastlanmaktadır.

  Bir sistematik derlemede, umut ve güç gibi psikolojik sonuçlanmalarla kendini damgalama davranışı arasında zıt ilişki olduğu ortaya çıkarılmıştır.

   Sonuç olarak, Bu çalışma sonucunda psikiyatrik tanı almayan tacize uğramış bireylerde bile kendini damgalama davranışının tanı alanlardan farksız olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tacize uğramış bireylerde psikiyatrik tanıdan bağımsız olarak kendini damgalama üzerine terapotik yaklaşımlar geliştirilmelidir. Ayrıca, var olan psikopatoloji durumlarında kendini damgalama daha da artmaktadır. Psikiyatri çalışanlarının bir sorumluluğu da psikopatolojiyi tedavi etmektedir.

Kaynaklar:

Erişkin Yaşta Cinsel İstismara Uğramış Bireylerde İçselleştirilmiş Damgalama ve Psikopatoloji Arasındaki İlişki A Sözen , T Özgür , Ç Elçi , P Bakır , H Efil , Erhan Yüksek, N cansunar, M Emül Journal Of Mood Disorders ArşivCilt 3, Sayı 2

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s